ERZİNCANLI GAZETECİNİN VEDASI
Muzaffer Ayhan Kara
-Aydın Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı (Kuruculardan ve uzun yıllar da başkanı), aynı zamanda Anadolu Gazeteciler Federasyonu eski başkanlarından ve Onursal Başkanı Mustafa Çezik, Aydın’da 1990’dan bu yana çeyrek yüzyıldır yayımlanan “Mücadele” Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni görevinde bulunuyordu.
14 sayfalık tabldoit boy gazete, Aydın’ın nabzını tutan ve saygı gören bir gazetedir. Mustafa Ağabey, Atatürk ilke ve devrimlerinden ödün vermeyen, aynı zamanda geleneklerine bağlı bir üstattı.
Mustafa Ağabey’in babası Erzincan’ın İliç ilçesinin Leventpınar köyündendi. İlçe merkezinde yaşarken Aydın’a yerleşmiş, böylelikle Mustafa Çezik de gözlerini Aydın-Köşk’te açmıştı dünyaya. Ancak, gerek Erzincan’da gerekse İstanbul’daki akrabalarıyla kontağını hep sürdürmüştür.
Mustafa Ağabey, 31 Aralık 2015 tarihli gazeteyi hazırladı ekibiyle, bir önceki gün kaleme aldığı “Yeni Yıl Hayırlı Olsun” başlıklı kısa yazısını da yılın son gününe bıraktı. Ancak yeni yıla girilirken kaldırıldığı hastanede 2016’nin ilk saatlerinde kalp krizi sonucu yaşamını kaybetti.
Geçtiğimiz yıl rahatsızlanmış ama düzelerek çalışmalarını sürdürmüştü. Ölümünü ajanslar geçti, bazı ulusal gazetelerde de haber oldu. Eminim ki Anadolu basını ondan çok söz edecek sırası geldikçe.
ÇEZİK NEREDEN BİLEBİLİRDİ, SON YAZISININ VEDA DA OLDUĞUNU…
“Yarın 2015 yılı yaşamını tamamlayıp yerini 2016 yılına bırakacak.
2015 yılında dünyada sosyal, ekonomik, siyasi olaylar yaşandı. Ülkemizde de yaşandı…
Genelleme yaparsak, 2015 yılı kan, gözyaşı, ölümler, cinayetler ve terör saldırıları yılı oldu. Yerini 2016 yılına bırakırken bence kötü bir miras bırakıyor.
2016 yılında dileğim odur ki: Dünyada ve ülkemizde barış, huzur sağlanır ve kalıcı olur. Terör saldırıları sona erer, “Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır” sözü geçerli hale gelir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm yurttaşlarımızın, Aydınlı hemşehrilerimin, basın meslek ilkelerine ve etiğine içtenlikle bağlı meslektaşlarımızın yeni yılını en içten duygularla kutluyorum.
Biz Mustafa Ağabey’le hiç yan yana gelmemiştik ama sıklıkla telefonla görüşürdük. Yayınlanmış şiir ve düzyazı kitapları da vardı, bana göndermişti. Çok iyi bir halk adamı ve aydınıydı. İki oğlu Bülent ve Güçlü onun bayrağını taşıyacak artık. Tek üzüntüm, Aydın’a giderek yüz yüze de tanışmak istiyordum ki kısmet olmadı.
DUAYEN YAKLAŞIMI
AGC Başkanı olarak katıldığı geçtiğimiz yıllardaki “Yerel Basın Gözüyle Sorunlara Çözüm Önerileri” başlıklı paneldeki konuşmasından şu paragrafları paylaşmak isterim: “…kısaca aldığım ve beni etkileyen notlara değinmek istiyorum ve inanıyorum ki, bizler gelip gidiyoruz, ama şu anda salonda çok genç kardeşlerimiz var, bu bayrağı, bizim söylediklerimizi onlar alacaklar ve aydınlık Türkiye'yi onlar yaşayacaklar.
Bugün; arkadaşlar, gençler, özellikle size sesleniyorum; gazeteciyim diyenleri, bizleri üç kategoride değerlendiriniz lütfen. Bir daha söylüyorum, bizleri üç kategoride değerlendiriniz.
Birincisi, yerelde veya genelde radyo televizyonlarda her ilde, ilçede kadrosunu kurmuş basın organları, radyolar, televizyonlar... İşte o kuruluşlarda çalışanlar ücretlerini alırlar, her türlü ihtiyaçları görülür. Kısacası, onlara genel yönetmenleri 'Eğilmeyiniz, doğru haber yapınız, hak yolunda halkça gazetecilik yapınız' derler ve onlar mesleklerine kalemleriyle, kameralarıyla, fotoğraf makineleriyle, en önemlisi yürekleriyle bağlıdırlar. Biz onlara yaşları ne olursa saygı duyuyoruz.
İkinci kategoride değerlendirdiğimiz basın mensuplarına gelince; radyo, televizyon ve gazetelerde genel yönetmenleri onlara der ki illerde, ilçelerde; 'Kardeşim, ben senin büro kiranı karşılarım, telefonunu karşılarım, yaşaman için ne yaparsan yap.'
Artık, o basın mensubu reklam alacağım, büromu yaşatacağım, ayağımın üstüne basacağım, basmalıyım diyerek asparagas-özür dileyerek söylüyorum-haberlere dalar, getirisi olan haberlere yönelir. Ama, onun başı artık eğilmeye başlamıştır.
Burada üçüncü kategoride ve çoğunluğu teşkil eden özverili kesime gelince; değerli kardeşlerim, onların durumları içler acısıdır. Çünkü onlar, genel yönetmenlerin bazı gazetelerin, radyoların, televizyonların bir bakıma bedava çalıştırdığı, koltuklarının altında bir bloknot, ellerinde bir fotoğraf makinesi, ceplerinde bir kalem olan ve o illerde, o ilçelerde ben falanca gazetenin temsilcisiyim diyerek görevini ifa etmeye çalışan kardeşlerimizdir ve bu belli basın kuruluşlarının, radyo kuruluşlarının işlerine gelmektedir.
Ama artık arkadaşlar, biz konuşmaktan ziyade üretme noktasında olmalıyız. Eğer Gazi Atatürk'e, Ulusal Kurtuluş Savaşı'na, Atatürk ilkelerine, Cumhuriyet'e, Hasan Tahsin'lere, Uğur Mumcu'lara inanıyoruz, onların izindeyiz diyorsak, artık lütfen üretelim.”
Güle güle Mustafa Ağabey, güle güle… Ansızın çiçekli bir bahçeye geçiverdin, ama bil ki kalbimizde çok güzel bir taht bıraktın. İyi bir insan ve gazeteci olarak dünya döndükçe hatırlanacaksın.