STRATEJİK BİR LİDER, SULTAN ALPARSLAN
Recep Babacan
-Tarih o günün anlayışıyla (ya da baskın güçlerine göre) doğru sanılana aykırı olan, ama bugün doğru olduğunu bildiğimiz örneklerle doludur.
Galileo güneşin dünyanın etrafında değil de dünyanın güneş etrafında döndüğünü söylediğinde ağır şekilde cezalandırılmıştı. Bugün size ne kadar mantıklı geliyor, değil mi? Oysa 1630’ların kilisesi Galileo’yu sapkınlıkla suçlamıştı. Tanıdık geldi mi?
İyi bir liderde, iyi bir komutanda bulunması gereken özellikler vardır. Örneğin iyi bir komutanın hem komuta ettiği ordunun hem de düşmanın psikolojisini çok iyi bilmesi gerekmektedir. Bu özellik sayesinde lider neleri yapabileceğini, ne kadar ileri gidebileceğini ve nerede durması gerektiğini bilecektir. Başka bir özellik de bir liderin daima dikkatli olması ve ihtiyatla hareket etmesi gerektiğidir.
Büyük kitleleri sevk ve idare etmesini bilen büyük liderlerin en önemli yeteneklerinden biri de kesin sonuç almak istedikleri anlarda emrindekilerin ruh hallerine zamana, yere ve şartlara uygun etkili nutuk söylemeleri ve onları coşturmalarıdır.
İyi bir lider olan başkomutan Sultan Alparslan, etkili nutuk söyleme yeteneğine fazlasıyla sahipti. O Malazgirt Savaşından önce ordusuna şöyle hitap etmiştir:
“Şehit düşersem, vurulduğum yere gömün. Geri kalanlar da oğlum Melikşah’a tabi olsun. Bugün burada, bir hükümdar/sultan gibi değil, bir er gibi din ve devlet uğrunda savaşacağım. Savaştan korkanlar çekip gitmekte serbesttir. Şehit olanlar cennete girecekler, kalanlar da dünya nimetine gark olacaklardır. Savaştan kaçanları ise öteki dünyada ateş, bu dünyada da alçaklık beklemektedir.”
Bu nutukla Sultan Alparslan kendi fikirlerini ordusuna aşılamaya ve onu kendi kutsal amaçları doğrultusunda fikren hazırlamaya çalışmış ve bu teşebbüsünde de tam başarıya ulaşmıştır.
Bu nutukla Sultan Alparslan kendi fikirlerini ordusuna aşılamaya ve onu kendi kutsal amaçları doğrultusunda fikren hazırlamaya çalışmış ve bu teşebbüsünde de tam başarıya ulaşmıştır.
Alparslan yenik Bizans İmparatoru Romen Diyojen’e bir savaş esiri değil, bir misafir hükümdar muamelesi yapmış ve ona özel bir çadır kurdurmuştur. Sultan Alparslan’ın okunu isabet ettirmediği hiçbir zaman görülmemiştir. Bunun sadece bir istinası olmuştur o da Sultanın hayatını kaybetmesine yol açmıştır.
Sultan Alparslan, 40 yaşında (1032 yılında doğmuş; 1072’de vefat etmiştir) bir suikasta kurban gittiğinde enerjik, aktif ve cihat sevdalısı bir gazi, fetih tutkusuyla meftun olmuş bir insandı. Tarihi kaynaklar Alp Arslan’ın disiplinli, sert mizaçlı, cesur ama aynı zamanda fazlaca merhametli olduğunu belirtmektedir. Bu tarihsel verilerden anlaşılacağı üzere, kendisi fakirlere hizmet veren aşhaneler, barınma yerleri gibi sosyal tesisler inşa etmiş, otağında her gün yoksullar için yemek yaptırmış, sadaka dağıtmıştır. Memleketinin hiçbir yerinde cinayet, hırsızlık ve kaçakçılık görülmemiştir.
Abbasi Halifesi tarafından kendisine “Cihan Sultanı”, “Fethin Babası” ve “Adil Sultan” gibi unvanlar atfedilmiştir. Alp Arslan, yabancı devletler ve hükümdarlar ile yapılan sözleşme ve anlaşmalara büyük önem vermiş, karşılıklı olarak bu anlaşmalara uyulması/sadık kalınması konusunda büyük hassasiyet göstermiş, siyaseti ahlaki bir bakış açısı içerisinden değerlendirmiştir.
Alp Arslan yalnız savaş meydanlarında kahramanlığı ile ve zaferleriyle değil, babası sağken onun vasalı olarak hâkim olduğu yerlerde iyi idaresi ve adaletiyle de ün kazanmış Büyük Selçuklu İmparatorluğu tahtı için hazırlanmış bu amaç için çok çalışmış babasına (Çağrı Bey) kendi yeteneklerini göstermeye çalışmıştır. O hiçbir sultanın elde edemediği başarılar kazanmış adil, azametli ve herkesin itaat ettiği bir lider olmuştur.
Sultan, aldığı tedbirleri ve verdiği kararları şartlar gerektirdiği zaman hızlıca değiştirmesini de bilmiştir. Görüldüğü üzere sayılan bu özellikler onun stratejik kararlar alabilen bir lider olduğunun da kanıtıdır.