20 Ağustos 2022 - Cumartesi

MESELE HAVLAMA VE HAVLATMA MESELESİ

Yazar - Sedat Sevim
Okuma Süresi: 6 dk.
Sedat Sevim

Sedat Sevim

-
Takip EtGoogle News

Erzincanlı Gazeteciler Birliği (ERGAB) üyeleri olarak, saygın bir Sivil Toplum Kuruluşumuzdan bir davet almıştık.

Davetin şekli ve üslubunun ötesinde, davet edildiğimiz mekan hakkındaki çekincelerin belirtilmesi üzerine sosyal medyada bir takım konular seviyeli olarak konuşulmuş, olağan bir eleştiri, düşüncelerin paylaşılması hep edep sınırı içerisinde olmuş, taraflar bir şekilde fikirlerini medeni birer hemşehri olarak ortaya koymuştu.

Nihayetinde, üyelerimiz ve ilgili kurumun yöneticilerinin bir kısmının da katılmadığı toplantı icra edilmişti.

Ancak, daha sonra gazeteci arkadaşlarımızdan bazıları, ilgili kurum yöneticilerinin bulunduğu whatsapp grubunda yaşanan o süreçte ki iç yazışmalarını bir şekilde okumuş ve şok olmuşlardır…

Hani şu hamasi nutuklar ile, Vatan Millet Sakarya edebiyatını mikrofonu elinden düşürmeden sürdüren, hemşehrisi, toprağı, gelenekleri, örfü ve kültürü için her daim hizmeti şiar edinen bir dostun söz konusu konuşmada, Erzincanlı gazetecilere atfen, “Bunlar yavşaklar. Bunlara ver 500 TL. kime istersen havlasınlar, Yavşak bunlar.” ifadesini kullanması ve buna grupta bulunan hiçbir yöneticinin tepki vermemesi kelimenin tam anlamıyla arkadaşlarımızda şok etkisi yaratmıştır.

Hoşt…

Af edersiniz ama "Hoşt" demekten başka bir ifade bulamadım.

Sen kime "Yavşak" diyorsun, Sen kimi kime karşı havlatıyorsun birader…

Yavşağın bir çok anlamı vardır; Bit'in küçüğü ve kızlara sarkan tiplere yavşak dendiği gibi, günümüzde bir çok kötü söz anlamında da kullanılır. Bunlardan hangisi kastedilerek söylenmiştir bilmiyoruz tabi. Havlamaktan kasıtta af edersiniz, köpek, it anlamındadır.

Diyecek tek sözümüz var; Kötü söz sahibinin olsun…

Sizler, ne kadar esnaf, işadamı, sanayici, tüccar olarak mesleki birer hüviyete sahipseniz, gazetecilik mesleği ile emek sarf edenler, Erzincan STK'ları ile hemşehrilerimiz arasında köprü vazifesi gören ve kazandıkları helal lokma ile birer mesleki hüviyete sahiptirler.

İşletmenizdeki her işlemi, kemik atıp havlatarak mı görüyorsunuz da, mesleği haber yazmak ve paylaşmak olan gazetecileri köpek yerine koyup, para karşılığı havlamakla suçluyorsunuz.

Bugüne kadar, ERGAB üyesi olan hangi arkadaşımız, gazetesinde veya haber sitesinde yaptıkları haber için ücret talep etti veya siz hangi haber için maddi bir bedel ödediniz. Hangi ERGAB Üyesi arkadaşımızı 500 TL. karşılığında birilerine havlattınız.

Gazetecilik mesleği dışında meccanen memleket hizmeti yapan, haber, araştırma ve paylaşımlarının tamamını ücretsiz yapan, parasal değer biçilemeyecek zamanının en değerli dilimini; memleketi ve hemşehrileri için değerlendiren insanlara böylesine bir ithamda bulunmak hangi vicdana hangi insanlığa sığar anlam veremiyoruz.

Siz, T.C. Başbakanlık Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından verilen Sarı Basın Kartına sahip olmanın ne olduğunu biliyor musunuz?

Yerel ve Ulusal Basında rüştünü ispat etmiş, kurumsal yayımcılık faaliyetinde bulunan kuruluşlarda çalışan basın emekçilerinin veya her biri farklı meslek ve yeteneklere de sahip gönüllü memleket hizmeti yapan insanların ekmeğini aşını siz mi veriyordunuz da kemikle tehdit eder oldunuz?

Sizin, bedelini sponsorlara ödettiğiniz faaliyetlere koşturan gazetecilerin sadece kendi ceplerinden harcadıkları yol masraflarını ve farklı alanlarda kaybettikleri fırsatları saysak, "Dilimizin kemiği yokmuş" derdiniz.

26 yıldır Erzincan toplumunun içerisinde gücüm nispetinde habercilik alanında hizmet vermekteyim.

Hayatımın hiçbir anında kimsenin adamı olmadım, asla adamcılık da yapmadım.

Hep dik durdum ama diklenmedim. Hiç kimseye saygıda kusur etmedim, saygı gösterdim ama yapmacık davranmadım.

Kimseye diyet borcum olmadığı için kimden gelirse gelsin, yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten kaçınmadım.

Bilgisiz belgesiz hiçbir yanlışa yanlış demediğim için çok şükür hiç mahcup olmadım. O gün eleştirimizi haksız bulunlar yıllar hatta aylar sonra "Sen haklıymışsın" dediler.

Parayla pulla hiç işim olmadı.

Kimsenin yüzüne karşı söyleyemeyeceğim bir sözü arkasından konuşmadım. Yüzlerce hemşehrimin güven duyarak paylaştığı özel konuşmaları, bazıları gibi asla bir başka ortamlarda konuşmadım, laf taşımacılığı yapmadım.

Kafamın arkasında hiçbir hesap olmadı. Beynimin düşündüğünü dilim söyledi, dilimin söylediğini beynim söyletti. Hiç kimseden sözümü esirgemedim. Göründüğüm gibi oldum, olduğum gibi göründüm.

Şahsıma ve arkadaşlarıma yapılan bu ağır ithama çok üzüldük. Çünkü, o söz kendimize en yakın ve dost olarak gördüğümüz isimden geldi. Sıradan birinden gelse gülüp geçilecek cinsten bir sözdü.

ERGAB Başkan Vekili Şener Kara'nın konuyla alakalı Erzincan Gazetesi'nde ki köşesinde "Değmezsiniz Yazmaya" başlığıyla kaleme aldığı yazıyı, Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığım bu sitede yayımladım.

Bu süreçte, bizleri yakından tanıyan, toplumumuzun duayenleri arasında yer alan ve önemli makamlarda bulunan hemşehrilerimizden aldığımız destek ve bizlere olan güvenleri üzüntümüzü biraz olsun hafifletti.

Dostlar arayarak, "Nedir bu Mesele" diye soruyorlardı.

Yazacağız, her şeyin bir zamanı var demiştik.

Anlayacağınız;

Mesele; Havlama ve Havlatma Meselesi

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları