20 Ağustos 2022 - Cumartesi

Sussan Olmuyor, Susmasan Olmaz... Çanakkale'nin Ruhu, Benim De Yüreğim Sızladı

Yazar - Recep Babacan
Okuma Süresi: 6 dk.
Recep Babacan

Recep Babacan

-
Takip EtGoogle News

Tarihi olduğundan farklı gösterip aşırı yüceltmeci yaklaşım ne kadar yanlışsa, yaşananları görmezden gelip yadsımak da o kadar yanlıştır.

Tarihin acı olaylarının tekerrürüne mani olmak istiyorsak; Ecdadın fedakârlığını, hamiyetperverliğini ve mukaddes değerler için gerekirse ölümü göze alabilmeyi, yeni nesillere mutlaka aşılamamız gerekir.

Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’na birer mektup göndererek, İstanbul’un orta yeri Beşiktaş İlçesi Barbaros Bulvarı üzerinde bir zamanlar Sultan II. Abdülhamid Han’ın emriyle yaptırılan kaderine terk edilmiş bir yapı olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu duruma son derece üzüldüğümü belirttim.

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız mektubuma duyarsız kalmayarak, o bölgede en kısa zamanda farklı bir çalışma göreceğimiz bilgisini içeren bir cevap verdiler.

Buna olan sevincimi yakın arkadaşlarım ile henüz paylaşmaya fırsat dahi bulamamışken, Kemah İlçemizden bugün sizlerle paylaşmaktan bile hicap ettiğim üzücü ve anlam vermediğim bir haber aldım.

Bildiğiniz gibi ilçemizin tarihi ve kültürel alanda gelişimini hedefleyen birçok çalışmaya ekip arkadaşlarım ile birlikte destek vermeye çalışıyorum.

Bu bağlamda dönemin Kaymakamı Gökmen Çiçek’in yoğun çaba ve gayretleri, Kemahlı İşadamlarımızın ilgi ve destekleriyle, tarihi arşiv belgelerine dayanarak, İlçemizin ismini ön plana çıkarabilmek adına, daha önce Muallim Naci Gücüyener tarafından kendisine verilen sözden dolayı 8 sayfalık fasikül halinde çıkan ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi arşivinde bulunan Oğuz Onbaşı'nın kısa hayatını, akabinde Mehmet Niyazi’nin Çanakkale Mahşeri kitabıyla nesillere tanıtılan Oğuz Amcayı, 2010 yılında müstakil bir yayın olarak kendi ismine münhasır bir isimle "Oğuz Onbaşı" adlı kitabımı çıkardım.

İlçemizin tarihine önemli bir yer tutacağı ümidiyle Kemah ve İstanbul’da Oğuz Onbaşı’yı anlatan konferanslar verdim. Resmini tüm dünya tanısın diye gazete ve internet sitelerinde yayınladım. TRT 1 Televizyonunda çekilen Sakarya Fırat filminin yapımcısı tarafından Oğuz Onbaşı’nın bu resmi tanıtım fragmanında dahi yayınlandı.

İlçe kaymakamlığının öncülüğünde, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Kemah Lisesi’nin işbirliği ve Kemah Belediyesinin destekleriyle hazırlanan ve Erzincan Kültür Merkezinde sahnelenen “Kemahlı Oğuz Amca” adlı tiyatro oyunuyla bu güzel süreç devam etti.

Kemah'ta ve İstanbul’da Sinan Erdem Kapalı Spor salonunda düzenlenen Erzincan’ın Kurtuluş Şöleninde kurduğumuz stantlar ile bu kitabımızı ücretsiz olarak dağıtarak Kemahlı bir tarihi kahramanı milyonlar ile buluşturmaya özen gösterdim.

Görmüş olduğum ilgi ve İlçemin Oğuz Onbaşı’ya sahip çıkışı noktasında Oğuz Onbaşı isminin bir caddeye verilmesi beni çok duygulandırdı. Sosyal medyada bu konuda forumlar açıldı, köşe yazıları yazıldı. Bir kahramanın ismi, kahramanlıkları ile şanı olan Kemah ilçemizde bir caddeye verilmişti. Bu kitabı yazan birisi olarak çok gururlandığımı belirtmek isterim. Bu noktadaki hassas davranışı nedeniyle dönemin Belediye Başkanı Hüsamettin Şanal’a da teşekkürlerimi bir kere daha sunuyorum.

Millet olarak tarihi hafızamızdan yoksun olarak yetiştik. Günlerce bu büyük insanların hayatlarını araştırarak, attığı adımları yeni nesillere anlatabilmek adına çalışmalar yaptım. Sabahlara kadar uyumadığım anlarım oldu. Arşiv dairelerinde Kemah ilçemiz ile ilgili bir tarihi vesikaya ulaşabilme ümidiyle saatlerce çalıştım.

İlçemin Oğuz Onbaşı’ya sahip çıkışı beni daha da iştahlandırmış olacak ki, Tam 8 defa Çanakkale’ye gittim.

Niçin Biliyor musunuz?

57. Alay şehitliğinin tam önünde, Şehadet mertebesine ulaşmış ve anıtın önünde ismi altın harflerle yazan Kemahlı Üsteğmen Mustafa Asım için.

Yeni bir kitap çalışmasına başladım. İsmini “Gökyüzüne Vaveyla” (Gökyüzüne sessiz çığlık) koydum. Mustafa Asım’ın ailesine ulaştım.  Bilgiler aldım. Yazdım, Yazdım, Yazdım.

Hatta o manevi havayı koklayabilmek adına, Anzaklar nasıl Şafak ayini adı altında Çanakkale’de sabahlıyorsa 2014 yılının Mart ayında bir gece 57. Alayda arkadaşlarım ile sabahladım.

Bütün bunları Kemah İlçemiz adına fayda sağlayacak bir çalışma olarak yaptım. İlçemin tarihi altyapısını aktararak, Tarihi Kentler Birliği Üyesi olan ilçeme destek verdim.

Düşünebiliyor musunuz; ?

Tarihi Kentler Birliği Üyesi olacaksınız ama tarihe örnek olmuş, ilçeye anlam kazandırmış bu kahramanların, önce caddelere isimlerini verip, sonra onlar ile alay edercesine isimlerini kaldıracaksınız.

Bugün geldiğimiz nokta beni ziyadesiyle çok üzmüştür.

Bu saatten sonra bu kahramanların isimlerini herhangi bir cadde ve sokağa vermek çok şey değiştirmez. Bu isimler milletin gönlünde var olan isimlerdir. Tarihine sahip çıkan bir millet olmanın gerekliliği de budur.

Eğer bu isimlerin kaldırılması siyasi çekişmeler içinse, yapılan bu davranış başta bu isimlere, milyonlarca şehidimize, gazimize ve Kemahlıya hakarettir.

Kemah Belediyesi ilçemizin bütün sorunlarını çözmüş ve ilçemiz için en büyük sorun bu cadde ve sokak isimleri olmuş olacak ki, 2. Meclis toplantısında derhal bu isimler kaldırılmış ve tabelaları sökülmüştür.

Çok şey yazmak, içimi çok dökmek istiyorum ama susuyorum.

Sezen Aksu'nun yazdığı ve Zülfü Livaneli'nin seslendirdiği bir türkünün mısralarını karıştırarak sizlerle paylaşarak yazımı noktalıyorum;

Sussan Olmuyor susmasan olmaz

Dil dursa hakim bey telde can durmaz

Yazsan olmuyor yazmasan olmaz

Kanun üstüne kanun yapsalar

Söz uçar yazı iki cihanda eyvah….

Saygılarımla

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları